Bir yakınını gözlemek… Gizli kamera kaydı delil sayılır mı?
İnsan bazen en yakınındakinden bile şüphelenir. Şiddet, aldatma veya hırsızlık gibi durumları saptamak için gizli kamera kullanımı artıyor. Peki mahkemeler gizli kamera görüntülerini ne gibi durumlarda kabul ediyor? Bir insanın başka bir insanı gözetleme ihtiyacını psikoloji bilimi nasıl ele alıyor?
Geçtiğimiz hafta Gaziantep’te, bir babanın 2 aylık bebeğini defalarca tokatladığı görüntüler tüm ülkeyi ayağa kaldırdı. Eşinin cep telefonu kamerasıyla çektiği anlaşılan görüntülerde, baba Yunus Göç, ağlayan üç aylık bebeğine şiddet uyguluyordu.
Yürekleri sızlatan görüntülerin sosyal medyada paylaşılmasının ardından baba tutuklandı. Normal şartlarda gizlice çekilen kamera, ses kayıtları çoğunlukla mahkemelerde delillerin olarak kabul edilmesi zor oluyor.
Peki bu tip toplum vicdanını yaralayan olaylarda tutuklanmaya nasıl karar veriliyor?, Yargıtay içtihatları bu durumlara nasıl bakıyor, “Kocam çocuğumu dövüyordu” diyerek alınan görüntülere mahkeme nasıl yaklaşır, bir annenin o görüntüleri videoya alırken psikolojisi nedir?
YARGITAY İÇTAHATLARI NE DİYOR?
Bilişim Hukuku Derneği Başkanı Av. Kürşat Ergün, ceza kanununa konu olan bu tarz durumlarla ilgili kanunda açıklık olmasa da Yargıtay içtihatlarıyla durumun netleştiğini aktarıyor. Ergün, “Yargıtay, suçun ispatlanması konusunda başka türlü delil elde etme imkanı yok ise, ivedilik gerektiren bir takım durumlar varsa kamera kayıtları delil sayılabilir. Ve bunlar yargılama aşamasında kullanılır ve cezalandırmaya sebep haline de dönüştürülebilir” diyor.
‘SAVCILIK DA KULLANIR, MAHKEME DE’
Normal şartlar altında iki kişinin telefon görüşmesinde bir tarafın sesi kayda almasının suç olduğunu aktaran Ergün, “Ancak siz bana mesaj attınız, “Telefonu aç, seninle görüşeceğim” dediniz. Beni tehdit etme, hakaret veya santajda bulunma ihtimaliniz var. Ben bunu başka türlü delil elde edemeyeceksem bunu kayıt altına alabilirim, bu kaydı savcılığa sunabilirim. Savcılık bunu delil olarak kullanır, mahkeme de verdiği cezaya delil teşkili olarak kabul eder” şeklinde açıkladı.
ADLİ TIP DETAYI…
Ergün, Gaziantep olayından yola çıkarak, cani babanın eşi yanındayken bu hareketi yapamayacağını bu yüzden bir şekilde ispatlanması gerektiğini dile getirdi. Çocuktaki darp izlerinden yola çıkarak Adli Tıp incelenmesi sonucunda bebeğe hasar verdiği tespit edilebileceğini belirten Ergün, “Uzun süreli bir iş, doğrudan baba tarafından yapılıp yapılmadığı konusunda da tereddütler olur. Bu sebeple kamera konulması yerindedir” ifadelerini kullandı.
Son dönemde mahkemelerde bu tip ispatlar için kamera görüntüsü alınması ve ses kaydı kullanımını arttığına dikkat çeken Ergün, “Dijitalin günümüz teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte herkesin yanında bir kayıt cihazı var. Eskiden böyle bir şey yoktu. Artık herkeste bir kamera var. Bu tür karşılaşılan hadiselerde de kamera kullanılabiliyor” diyor.
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ
Bu tür şiddet görüntülerinin ifşa olması ve yargı aşamasında delil olarak kullanılmaktan çok öteye geçtiğini vurgulayan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnkar edilmeyecek bir gerçek var. Savcılıkların önlerine gelen dosyalarda ve hakimlerin vermiş olduğu kararlar neticesinde sosyal medya üzerinden oluşan tepkiler sonucunda şahıslar tekrar gözaltına alınıp tutuklanabiliyor. Hassas olunan nokta mağdurların hayatlarını etkilemeyecek şekilde paylaşılması lazım.”
“ÖNCESİNDE DE ŞİDDET VARDIR”
Uzman psikolog Alanur Özalp, ise şiddetin kameraya alınmış olmasının bunun ilk defa yapmadığının açık göstergesi olduğunu aktardı. Özalp, “Daha önce de bu tür olayları yapmış ki anne bunu kaydetmeyi aklına getirebilmiş. Ki hiçbir anne, kocasının böyle bir durumda görüntülerini duyurmak istemez” değerlendirmesinde bulundu.
Bu şiddet olayından bağımsız olarak Özalp’e göre bir kişinin başkasını gözetleme ihtiyacı duymasının çeşitli sebepleri var:
Bir insan birini gözetleme ihtiyacı duyuyorsa öncelikle bu psikolojik bir rahatsızlık da olabilir. Ki bu rahatsızlığın adına paranoid şizofreni denir. Kişi hasta olduğu için yapar. İkincisi gerçekten kişi bir tatsız durumla karşılaştıysa, yeniden olabilir korkusu yaşar. Bu yüzden gözetleme ihtiyacı hisseder. Üçüncüsü de kendine güveni olmayan kişilerin yapılarında bunları çok sık görüyoruz.
Kaynak: Haber Global