Aşağı Öveçler Mahallesi Lizbon Caddesi No: 25/8 ÇANKAYA / ANKARA          Tel: 0 (312) 473 6157
iletisim@bhd.org.tr

Hakaretin sanalı olmaz…

Bilişim Hukuku Derneği tarafından tarihinde yayınlandı

İletişim açısından çok geniş bir alana yayılan sosyal medyada, emojilerle dolu bir sevgi ortamı dışında, insanların kişilik haklarına yönelik saldırılar da söz konusu. Sanal ortamda en yoğun gerçekleştirilen suç tipi “hakaret”.  Sanal dünyada olması gereken adaleti ve haklarımızı Bilişim Hukuku Derneği Başkanı Avukat Kürşat Ergün’le konuştuk.

Sanal dünyanın nasıl bir adaleti var?

Hukuk sistemi, yaptırımlar ve toplumu düzene sokma kurallarından ibaret. Bununla ilgili devlet, hukuk kurallarını belirler. Nasıl ki, insanların normal hayatında yaşantılarında uyması gereken kurallar kanun mevzuat adı altında yürürlükteyse, aynı şekilde, sanal dünya da yine insan unsurunun bulunmasıyla bu düzenlemelere muhtaç. İnsanın olduğu her yerde haksızlık ve hukuksuzluğun veya mağduriyetlerin ortada olabileceği düşüncesiyle, özellikle son yıllarda hızlı bir şekilde artan şekliyle çok yoğun bir şekilde yer aldığı internet ortamında da bir şekilde uyulması gereken kurallar var. Türkiye’de yaklaşık 55 milyon internet kullanıcısından söz ediyoruz. Bu kadar insanın bulunduğu yerde insanların birbirleriyle ilişkilerinde bir takım sorunlar çıkabiliyor. Bunlar hukuk konusu kapsamına giriyor. İnternet kullanımından kaynaklı mağduriyetler yaşanması halinde, normal şekillerdeki uyuşmazlıklarda olduğu gibi yargı mercilerine müracaatla insanlar haklarını geri alabilme, uğramış oldukları mağduriyeti giderme adına da müracaatta bulunabiliyorlar.

Sosyal medyada en çok hangi davalar karşınıza çıkıyor?

Sosyal medyada yaşanan bir takım ihtilaflarda bilişim hukuku kapsamında değerlendirilebildiği gibi, adli bilişim alanındaki uygulamalar da, e-ticaretten kaynaklı bir takım ihtilaflar da, birçok alanda olduğu gibi doğrudan doğruya bilişim hukukunu ilgilendiriyor. Sosyal medyada yaşanan bir takım sorunlardan kaynaklı olayları da yine aynı şekilde bilişim hukuku kapsamında ele alıyoruz. Her ne kadar bilişim hukuku, ihtisas mahkemeleri adı altında mahkemeler olmadığı için, bu anlamda münhasır bir alan olarak gözükmese de, bu davalar genel mahkemelerde görülüyor. Ceza kanunu anlamında suç teşkil eden bir takım eylemler için asliye ceza mahkemeleri, ceza mahkemeleri yetkili oluyor. Cumhuriyet savcılıklarının dava açmasıyla beraber, diğer hukuk alanlarında da asliye hukuk, ticaret hukuk konularına göre mahkemelerde bu konular değerlendiriliyor. Bilişim mahkemeleri adında bir mahkeme yok. Olması da daha bir karmaşıklığa yol açabilir.

Sosyal medyada hakaret edilmesi halinde, bu hakareti belki yüzlerce binlerce kişinin göreceği düşüncesiyle ağırlaştırılmış haliyle cezalandırmamız mümkün oluyor.

İkinci olarak sosyal medya üzerinde yaşanan bir takım diyaloglardan kaynaklı yargıya yansıyan olaylardan en çok karşılaştığımız, insanların birbirine hakaret etmesi. Nasıl ki fiziki görüşmelerde insanların birbirine hakareti suç ise, aynı şekilde sosyal medya üzerinde de hakaret ceza kanunu anlamında suç teşkil ediyor.  Hatta sosyal medyada hakaret edilmesi halinde, bu hakareti belki yüzlerce, binlerce kişinin göreceği düşüncesiyle ağırlaştırılmış haliyle cezalandırmamız mümkün oluyor. Bu hakareti yapan kişiler, genel olarak her yaş grubundan, özellikle yaşlı nüfusun da internete entegre olmasıyla birlikte, bu suçların o yaş aralığında da yoğunlaştığını görebilmek mümkün. Ama internet ortamı açısından baktığımızda en yoğun kullanan grup, 18-30 yaş arası. Bu yaş grubu yükseldikçe kullanımda doğal olarak bir azalma söz konusu. Ceza Hukuku anlamında en çok karşılaştığımız konu hakaret, bu tehdit, taciz gibi suçlarla devam ediyor. Kişilerin birbirlerine kişilik haysiyet ve gurur doğrudan hedefle iftiraları olabiliyor.

Takipçi sayısının fazlalığı bir şey değiştiriyor mu?

Sosyal medyada görülen hakaret davalarında takipçi sayısı açısından bir ayırım yok. İster bir takipçiniz ister bin takipçiniz olsun, fark etmez.

Peki, süreç nasıl işliyor?

Dava açıldığında, Asliye ceza mahkemesinde kişinin daha evvel işlediği bir suç yoksa, suçu işlediği sabitse ceza veriliyor. Para cezası ya da iki yıla kadar hapis cezası. Ama bu cezayı sabıkası olmadığından dolayı “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” dediğimiz bir kararla neticelendiriyor. Bu ne demek? Beş yıl içinde herhangi bir suç işlememesi halinde, hiç işlenmemiş sayılacağı anlamına geliyor. Ama bu beş yıl içinde başka bir suç işlerse burada da ertelenen cezayla birlikte toplanıp yeni işlemiş olduğu suçun cezasıyla birlikte cezalandırma yoluna gidiliyor.

Fake hesaplara karşı nasıl bir önlem alınıyor?

Sosyal medya şirketleri facebook, twitter, instagram gibi en bilinenlerde, yakın döneme kadar fake hesap tespiti için, savcılığa müracaat etseniz bile, savcılığın en çok yapabileceği şey bu fake hesabın hangi ip numarasına ait olduğuna dair soru sormak. Kime sorabilir? İlgili sosyal medya firmasına. Amerika’ya yazılıyor. Ancak “Şirket politikamız nedeniyle  bu bilgileri bizimle paylaşamıyoruz,” deniliyor. Zaten son dönem yasa düzenlemesiyle, bu firmaların Türkiye’de temsilcilik açmasına dair düzenleme yapıldı.  Amaç, bunun gibi fake hesap üzerinden işlenen suçların yargı mercileri tarafından talep edilmesi halinde, bu firmaların Türkiye temsilcileri tarafından ip numaralarının ilgili birimlere verilmesin sağlamaktı. Ve bu temsilcilik konusunu da facebook grubu kabul etti. Twitter, periscop grubu henüz atamadı. İki ay kadar açılmazsa erişim engelleme yaptırımı uygulanacak.

Sosyal medya kullanımının kuralları neler, nasıl kullanmalıyız?

Bundan on on beş yıl öncesinde, hayatımıza dair her şeyi, kim olduğunu bilmediğimiz, tanımadığımız, yabancı menşei bir şirkete elimizle teslim edeceğiz denilmiş olsaydı, bu çok anlamsız gelebilirdi. Ama şu ortamda biz, hayatımızın her anını bu firmalara teslim etmek için adeta bir yarışma halindeyiz. Sabah uyandığımız andan itibaren sosyal medyanın içindeyiz, yaptığımız her şey, giydiğimiz kıyafetlerimiz, yediğimiz yemekler, eşimiz dostumuz attığımız adıma kadar bu mecralarda hayat sürer hale geldi. Ve bu verileri biz, bu firmalara kendi elimizle teslim ediyoruz. Burada temel sorun, internet güvenliği dediğimiz kavram. Yani biz uygulamada şunu görüyoruz. Önümüze dava dosyası olarak geliyor. Çok iyi niyetli bir şekilde bu mecralarda paylaşılmış olan görsellerin veya videoların farklı amaçlarla başka içerikli sitelerde yer aldığını biz görüyoruz. Çocuğumuzun fotosu da olabilir, kendimize ait görseller de olabilir. Art niyetli kişiler tarafından bunlar kullanılıyor.

Bilmemiz gereken en önemli şey sokağımızın internetten daha güvenli olduğu.

En azından sokak bizim sokağımız. Burada yaşayan insanları biz tercih edebilir, buna göre kendimizi konumlandırabiliriz. Internet ortamında bilmediğimiz tanımadığımız binlerce kriminal tip ekranın arkasına sığınıp her türlü kötü niyeti besleyebilir. Özellikle belli yaş grubundaki çocukların, gençlerin paylaşımlarına yönelik özel çalışmalar yapmaktalar. Bu görselleri bir şekilde elde etmek marifetiyle bunları daha sonra şantaj unsuru olarak kullanabilmekte veya çok daha farklı içeriklere bilgiler satılmakta. Dolayısıyla internet ortamı, güvensiz bir ortamdır. Bu güvensiz ortamda bizim yapmamız gereken şey, Amerikalı şirketlerden bu güvenliği sağlamalarını beklemememiz. Avrupa Birliği dışındaki ülkelere whatsappı kullanmaya devam etmek istiyorsanız whatsapptaki bilgilerinizin facebookta paylaşımını kabul etmek zorundasınız. Bunu kabul etmemeniz halinde bundan sonra kullanamayacaksınız. Bu bir tehdittir. Bizim verilerimizin satılmasına dair bir tehdittir. Biz Amerikalı herhangi bir firmanın bize sunmuş olduğu güvenlik önlemlerinin arkasına sığınmadan, kendi güvenlik tedbirlerimizi kendimiz almalıyız. Bu ne demek? Üçüncü kişilerin eline geçtiği anda zarar görebileceğimizi düşündüğümüz herhangi bir içeriğin bizim tarafımızdan buralarda paylaşılmaması. Biz bu tedbiri kendimizin alması, başarıya ulaşmamız açısından kendi güvenliğimizi oluşturmamız anlamına gelir. Bunun dışında da bir takım kişilerle ilgili paylaşımlar, yorumlar, suç teşkil edecek bir takım içeriklerin iyi niyetli olarak bizim tarafımızdan paylaşılması demek, retwitt olarak, bunların da karşımıza, bize mahkeme celbi, savcılık ifade çağrısı olarak geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla suç teşkil eden bir takım şeylerin paylaşılmaması önemli. İkinci planda da art niyetli herhangi bir kişinin eline çok rahatlıkla geçebilecek, ne kadar güvenlik önlemi alınsa da, üçüncü kişilerin eline geçmesi bir takım yöntemlerle çok basittir.

En sık karşınıza çıkan ilginç dava örnekleri neler?

Bizim açımızdan en çarpıcı örnekler, çocukların internet kullanımıyla ilgili yaşanan mağduriyetler, çocuklarımızın sosyal medya üzerinde tanımadığı kişilerle yaptıkları diyaloglar, orada kurulan sahte dostluklar, sahte güven ilişkisi, çocuğun ailesiyle paylaşamadığı bazı şeyleri bu kişilerle paylaşması daha sonra bu kişiler tarafından görüntülü konuşma teklifinin gelmesi, bunun kabul edilmesi, bir takım müstehcen görüntülerin elde edilmesi, bu görüntüler üzerinden yapılan şantaj talepleri, tehdit, daha sonra yaşanan bir görüşme ve görüşmede yaşanan tecavüz ve tecavüz sonucu intihar. Çok somut, spesifik adım adım izlenen bir yol. Özellikle çocuklar arasında çok sık görülüyor ve bizim elimize dava dosyası olarak geliyor. Bunların çoğu kolluk mercilerine gelmiyor.

Çocuğun yüzüne kara çalınmış olur düşüncesiyle aileler, konuyu adli birimlere dahi intikal ettiremiyorlar.

Ancak biz bunun yüzde yirmilik, otuzluk bölümünü görme imkânı yakalıyoruz. Bu durumda bakıldığında da ailenin çocuğun internet kullanımına karşı sosyal medyada internet ortamında bilgisiz olması, çocuğun hareketlerini takip edememeleri kiminle diyalog halinde olduğunu bilmemeleri biraz başımızdan uzaklaşsın rahat edelim düşüncesiyle çocukları kendi odasında tüm dünyaya kapıların kapatması sonucunda bu türlü mağduriyetler yaşanıyor. Biz bunları dava dosyalarında gördük ve görmeye devam ediyoruz. En çarpıcı olanlar ve en mide bulandırıcı olanları da bunlar. Örneğin;  sahilde çocuğun fotoğrafını çekiyor, paylaşıyor. Daha sonra biz, bu fotoğrafları çocuk pornografisi içerikli bir takım sitelerde buluyoruz. Bunlar üzerinden yola çıkarak Türkiye’nin birçok üniversitesinde konferanslar verdim. İnternet güvenli ği hakkında. Her gittiğim yerde de mağduriyetle ilgili özel görüşmeler oldu. Bunların çoğunu da aileler bilmiyor. Toplumu bilinçlendirme adına çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Sosyal medya kullanıcılarına ne öneriyorsunuz?

Normal hayatında herhangi bir suçla karşılaştığı zaman ne yapması gerekiyorsa, onu yapmalı. Mağduriyetini, kolluk mercilerine, Cumhuriyet savcılıklarına intikal ettirmesi gerekli. Önemli olan bir şey var. Sosyal medya hesabınız birileri tarafından ele geçirildi. Bunu hemen bildirmeniz lazım. Bu kişilerin bulunup bulunulmaması önemli değil, tutanaklara geçsin. Terör örgütü paylaşımları yapılırsa sorumlusu siz olursunuz. Herhangi bir suçla karşılaşması durumunda ,ekran görüntüsü aldıktan sonra, ilgili ip adresiyle birlikte mutlaka dilekçenizi verin.

Kaynak: Bi’nevi Gazete

Kategoriler: Haberler

Bilişim Hukuku Derneği

Bilişim Hukuku Derneği

Ara