İNTERNET ÜZERİNDEN YAPILAN SÖZLEŞMELERİN GEÇERLİLİĞİ
Elektronik Sözleşme (E-Sözleşme) Nedir ?
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 1. maddesinde, sözleşmenin, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulacağı hükme bağlanmıştır. Kanun’da açıkça aksi belirtilmediği sürece, bu iradelerin belirli bir şekilde açıklanması zorunlu değildir. Önemli olan, irade beyanının karşı tarafa ulaşmasıdır. Bu nedenle hukukumuzda sözleşmelerin, elektronik ortamda da kurulabilmesi konusunda herhangi bir engel bulunmamaktadır. Elektronik sözleşmelerde ise taraflar, iradelerini elektronik ortamda açıklamaktadırlar. Elektronik sözleşmeye ilişkin kurucu irade beyanlarının her ikisinin de elektronik ortamda açıklanmış olması gerekmektedir. Örneğin, taraflardan birinin, e-sözleşme kurmak amacıyla, diğer tarafa elektronik ortamda bir ileti göndermesi; diğer tarafın ise buna karşılık olarak fiziksel ortamda cevap vermesi durumunda, taraflar arasında kurulan sözleşme e-sözleşme olarak nitelendirilemeyecektir. Özetle, elektronik sözleşme, “taraflardan her birinin sözleşmenin kurulmasına ilişkin iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak elektronik ortamda beyan ettiği sözleşme” olarak tanımlanabilir.
Güvenli Elektronik İmza
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda elektronik sözleşmelere ilişkin bir tanım ya da ayrıntılı bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, Kanun’un 15. maddesinde yazılı şekle bağlı elektronik sözleşmelerin kurulması bakımından önem taşıyan güvenli elektronik imzanın, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukukî sonuçlarını doğuracağı ifadesine yer verilmiştir.
Hizmet Sağlayıcıların Bilgilendirme Yükümlülüğü
Elektronik sözleşmeleri ilgilendiren konularda, son dönemde mevzuatımızda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Türk Borçlar Kanunu’nun, Tüketicilerin Korunması Hakkında Kanun’un ve son olarak Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesiyle hukukumuzda dünyadaki gelişmelere paralel olarak güncellemeler yapılmıştır. Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile getirilen elektronik sözleşmelerin yapılmasından önce bilgilendirme yükümlülüğü son derece önemli bir konudur. Artık elektronik sözleşmelerin kurulmasından önce, hizmet sağlayıcılar, sözleşmenin karşı tarafını bilgilendirmekle yükümlüdür. Bu bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi elektronik sözleşmenin kurulmasına engel olmasa da bilgilendirme yapılmaması nedeniyle hizmet sağlayıcıların cezaî ve hukukî sorumluluğunu gündeme getirebilecektir.
Elektronik sözleşmelerin taraflarından birinin tüketici olması durumunda, elektronik sözleşme aynı zamanda, diğer koşullar da varsa, mesafeli sözleşme olarak nitelendirilecek ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a da tabi olacaktır. Bu durumda, elektronik sözleşmenin kurulmasından önce, karşı tarafın ayrıca Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da ve Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nde öngörülen konularda da önceden bilgilendirilmesi gerekmektedir.
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 48. maddesinin ikinci fıkrasına göre, tüketici, mesafeli sözleşmeyi kurmadan ya da buna karşılık gelen herhangi bir teklifi kabul etmeden önce, ayrıntıları yönetmelikte belirlenen hususlarda ve siparişi onaylandığı takdirde ödeme yükümlülüğü altına gireceği konusunda açık ve anlaşılır şekilde, satıcı veya sağlayıcı tarafından bilgilendirilmelidir. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun anlamında mesafeli sözleşme niteliğindeki elektronik sözleşmelerin kurulmasında, sözleşmenin karşı tarafı, hem Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine uygun olarak, hem de Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre bilgilendirilmelidir. Aksi hâlde, satıcı veya sağlayıcı hem Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da hem de Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 77. maddesinde düzenlenen cezaî yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir.
Elektronik Sözleşmelerde Öneri ve Kabul
Elektronik sözleşmelerde öneri ve kabule ilişkin açıklamalar, e-posta yoluyla, web siteleri aracılığıyla ve sosyal medya siteleri aracığıyla öneri ve kabul olmak üzere sınıflandırılabilir. Kural olarak, e-posta aracığıyla ve web siteleri üzerinden kurulan sözleşmelerin, hazır olmayanlar arasında kabul edilmelidir. Sosyal medya siteleri üzerinden kurulan sözleşmeler, iletişimin niteliğine göre hazır olanlar ya da hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmelerden olabileceği kabul edilmeli ve bu araçla kurulan sözleşmelerde önerinin bağlayıcılık süresi bu belirlemeye göre tespit edilmelidir.
İnternet üzerinde, öneri ve kabulün gerçekleştirilmesi suretiyle, sözleşmenin oluşturulmasına ilişkin çarpıcı bir örnek olarak, Kodak işletmesı ile ilgili olarak yaşanmıştır. Kodak işletmesi, Birleşik Krallık’ta bulunan internet sayfasında satışa sunduğu kamerası için 329 Euro yerine, yanlışlıkla 100 Euro yazmıştır. Bu yanlışlık giderilene kadar, yüzlerce sipariş, işletmenin internet sayfasına ulaşmıştır. Kodak işletmesinin, satışa sunduğu kamera için yaptığı icaba karşılık, müşteriler tarafından yapılan kabul işlemi, sadece bilgisayar verilerinden olduğu, sözleşmenin kurulması için yeterli olmadığı savunmasına karşılık, mahkeme, internet aracılığı ile kurulan sözleşmenin müşterilerin internet sayfasına gönderdiği sipariş formu ile oluştuğu sonucuna varmıştır. (Hill, Jennifer E.; The Future of Electronic Contracts in International Sales: Gaps and Natural Remedies under the Unted Nations Convention on Contracts for the International Sale of Goods, Northwestern Journal of Technology and Intellectual Property, Vol.:2, Number 1 (Fall 2003), s.1.)
Öte yandan, kanun koyucunun aradığı şekilde öneri ve kabulün bulunması, sözleşmenin kurulması için temel unsur olarak kabul edilse de karşılıklı beyanlar tek başına sözleşmenin geçerli olmasını sağlamayacaktır. Sözleşmenin taraflar açısından geçerli olabilmesi adına aranan diğer şartlar; tarafların ehil olması, sözleşmenin kanunda belirtilen emredici hükümlerine aykırı olmaması, sözleşmenin konusunun imkânsız olmaması, kamu düzenine ve genel ahlaka aykırılığın bulunmaması, sözleşmeyi akdedecek tarafların iradelerinin sağlıklı olması gerektiği şeklinde sıralanabilir. Bu kapsamda, sözleşmelerde ikiden fazla tarafın yukarıda belirtilen koşulları sağlaması halinde birbirlerine borç ve hak yükleyecekleri bir sözleşme oluşturmaları mümkündür.
İnternet Aracılığıyla Kurulan Sözleşmelerde Taraf Ehliyeti Sorunu
İnternet vasıtasıyla yapılmış olan sözleşmeler için, en önemli problemlerden biri de sözleşmenin taraflarının, hukuki işlem ehliyetine sahip olup olmadıklarının saptanmasıdır. Sözleşmenin internet aracılığıyla yapılmış olması, farklı bir düzenlemeyi gerektirmemekle birlikte, hukuki işlem ehliyetinin varlığının tespitini çok zorlaştırmaktadır. Reşit, ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan kişiler hukuki işlem ehliyetine sahiptir. Bu kişiler kendi fiilleriyle hak sahibi olabilir ve borç altına girebilirler. Küçük ve kısıtlıların yasal temsilcilerinin izni olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına girmeleri mümkün değildir. Yine temyiz kudretinden yoksun olanların yaptığı işlemler hukuki sonuç doğurmaz.
İnternet aracılığıyla kurulan sözleşmelerde, işlemler yüz yüze yapılmadığı için, karşı tarafın ehil olup olmadığı dış görünüşünden de anlaşılamamaktadır. Bu durumda, karşı tarafın iyi niyetine güvenilerek, ehil olduğu varsayımından hareketle, internet üzerinden işlem yapılmaktadır. Ancak karşı tarafın ehil olmaması halinde, yapılmış olan işlem hükümsüzdür. Türk Medeni Kanunu’na göre, küçüklerin ve kısıtlıların, kanuni temsilcilerinin izin veya icazeti olmadan yapmış oldukları borçlandırıcı işlemler hükümsüzdür. Bu durumda, bu kişilerin, internet aracılığıyla yapmış oldukları sözleşmeler de geçersiz sayılacaktır.
Stj. Av. Deniz Galip YAĞLI