WHATSAPP YAZIŞMALARININ HUKUKİ NİTELİĞİ
İçinde bulunduğumuz teknoloji çağı, iletişim kurma metod ve yöntemlerimizi de kökünden değiştirdi. Öyle ki, yakın bir geçmişte arama ve kısa mesaj yoluyla gerçekleştirdiğimiz günlük iletişimi; bugün büyük oranda kullandığımız mobil uygulamalar üzerinden gerçekleştiriyoruz.
Bahsedilen bu mobil uygulamaların başında ise tartışmasız “WhatsApp” geliyor. 2019 yılında yapılan araştırmaya göre ülkemizde 44 milyon WhatsApp kullanıcısı bulunuyor. Uygulamanın bu denli yaygın ve yoğun şekilde kullanımı, uygulama kayıtlarının hukuki nitelendirilmesinin yapılmasını da gerekli hale getiriyor. Bu nedenle bu yazımızda, Whatsapp yazışmalarının yargısal süreçlerde delil olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunu başlıklar halinde ele alacağız.
Hukuka Uygun Delil : Öncelikle önemle belirtmek gerekir ki; bilindiği üzere WhatsApp yabancı menşeli bir şirkettir ve Türkiye’de iletişim merkezi bulunmamaktadır. WhatsApp birimleri tarafından bugüne dek adli makamlarca yazılan müzekkerelere herhangi bir cevap verilmemiş ve talep edilen kayıtlara ulaşılamamıştır. Bu durum -operatör kayıtlarının aksine- WhatsApp kayıtları bulunmaksızın yargılama işlemlerinin yürütülmesine neden olmaktadır.
Genel bir hukuk prensibi olduğu üzere; hukuka aykırı şekilde elde edilen deliller, ispat aracı olarak nitelendirilemez. Bu delillere mahkemelerce itibar edilmez ve hükme esas alınmaz. Hukuka uygun delil ilkesi, WhatsApp kayıtları için de geçerlidir. WhatsApp yazışmalarının delil olarak değerlendirilebilmesi için bu yazışmalara ilişkin verilerin hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması gerekmektedir.
Bizzat muhatabı olunan bir konuşmanın içeriğinde yer alan mesajları delil olarak sunmakta herhangi bir hukuka aykırılık bulunmazken; tarafı olunmayan bir konuşmanın içeriğindeki mesajları gizlice ele geçirip, ilgilisinin izni olmaksızın delil olarak sunmak hukuka aykırıdır. Örneğin boşanma davası sırasında; eşlerden birinin diğer eş ile gerçekleştirmiş olduğu WhatsApp yazışmalarını delil olarak sunması hukuka uygundur. Buna karşın; diğer eşin haberi olmaksızın telefonunun karıştırılması suretiyle yazışmaların gizlice kayıt altına alınması gibi bir hal mevcut ise hukuka aykırı bir delil söz konusu olacaktır.
Cezai Sorumluluk : Whatsapp yazışmalarını ilgilisinin bilgisi ve rızası dışında delil olarak sunan tarafın, başvuru üzerine cezai sorumluluğu bulunmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’nun “Özel Hayatın Gizliliğini İhlâl” başlıklı 134. Maddesinde;
“Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır. Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü yer almaktadır.
Şayet sunulan WhatsApp kayıtları, hukuka aykırı delil mahiyetinde ise; ilgilisinin başvurusu üzerine bu kayıtları hukuka aykırı yollarla ele geçiren kişi hakkında yukarıdaki madde hükmü gereğince yargılama yürütülür.
WhatsApp konuşmalarının delil niteliği hukuk davası-ceza davası fark etmeksizin yukarıda açıkladığımız şekildedir. Ancak Yargıtay kişilerin cezai sorumluluğuna bir sınırlama getirmiş ve bazı hallerde kişinin eyleminin suç teşkil etmeyeceğine hükmetmiştir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 12.06.2012 tarih ve 2012/13117 E. – 2012/14791 K. sayılı kararında;
“Kişinin, kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntülerini dinleme, izleme ya da kaydetme eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği” şeklinde hüküm kurmuştur.
Boşanma Hukuku Açısından : Dışarıdan müdahaleye açık, değiştirilebilir ve gizlenebilir dijital veriler olduğundan WhatsApp yazışmaları, uygulamada tek başına esaslı delil olarak kabul görmezken, boşanma davalarında bu durum farklılık gösterebilmektedir.
Bu davalarda, WhatsApp kayıtları taraflarca çoğu kez mahkemeye sunulmakta ve mahkemeler bu kayıtların gerçekliğini bilirkişi marifetiyle sorgulamaktadır. Boşanmaya ilişkin olayların eşler arasında vuku bulması nedeniyle WhatsApp kayıtlarına diğer mahkemelerin aksine Aile Mahkemelerince daha fazla itibar edilmektedir.
İş Hukuku Açısından : Toplu ve seri bir şekilde iletişim imkanı sunan WhatsApp uygulaması, günümüzde iş hayatının da vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bu durum, işverenler ve çalışanları arasında bazı sorunların yaşanmasına da neden olmaktadır. Öyle ki; çalışanlar tarafından oluşturulan WhatsApp gruplarındaki yazışmalardan haberdar olan işverenler, bu yazışmalar nedeniyle çalışanlarının iş akdini fesih etmektedir.
Yargıtay, WhatsApp yazışmalarının çalışanlar aleyhinde delil olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda farklı içtihatlar ortaya koymuştur.
- Bir kararda WhatsApp yazışmaları esas alınarak işveren tarafından gerçekleştirilen fesih işlemi geçerli sayılmıştır.(Yargıtay 9. HD. 2019/7066 E. 2020/357 K. 15.01.2020)
- Başka bir kararda ise Whatsapp yazışmalarını kişisel veriler olduğu vurgulanmış ve bu delillere itibar edilmemiştir. Yargıtay 9. HD.2016/14205 E. 2017/9526 K. 01.06.2017) Hal böyle iken; iş hukuku bağlamında her somut olay kendi içerisinde değerlendirilmeli ve ortaya konan içtihatlar çerçevesinde WhatsApp yazışmalarının hukuka uygun delil mahiyetinde olup olmadığı tartışılmalıdır.